Selenyum (Se), insan sağlığı için vazgeçilmez olan ve antioksidan savunma sistemimizin temel taşlarından biri sayılan bir eser elementtir. Son yıllarda artan bilimsel çalışmalar, selenyumun kansere karşı koruyucu etkileri olabileceğini göstermekte, ancak bu etkinin doza, kişisel duruma ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak değiştiği vurgulanmaktadır. Peki, selenyum vücudumuzda nasıl çalışır, hangi besinlerde bulunur ve kanserle mücadelede gerçekten ne kadar etkili olabilir?
Selenyum, antioksidan enzimlerden glutatyon peroksidaz ve selenoprotein P gibi proteinlerin yapısında bulunarak, hücreleri serbest radikallerin zararlı oksidatif etkilerinden korur[1]. Hücre zarının oksidatif hasara uğraması önlenerek DNA ve proteinlerde mutasyon riski azalır, böylece kansere yol açabilecek genetik hasarlar engellenebilir[2].
Ayrıca selenyum, E vitamini ile birlikte sinerjik etki gösterir; her iki antioksidan birlikte hücre sağlığını destekler, inflamasyonu azaltır ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar[3].
İnsan vücudunda en az 25 farklı selenoprotein tanımlanmıştır ve bunların çoğu redoks dengesi ve hücresel onarım mekanizmalarında rol oynar[2]. Selenoproteinlerin yetersizliği, hücrelerin oksidatif strese karşı savunmasız kalmasına ve böylece kanser gelişimine zemin hazırlayabilir. Özellikle apoptozun (programlı hücre ölümü) düzenlenmesinde selenyumun önemi büyüktür[4].
Doğal yolla bu dozların karşılanması güvenli olup, takviye kullanımında doz aşımı selenozis adı verilen toksik etkiler doğurabilir (saç dökülmesi, yorgunluk, sinirsel sorunlar).
Selenyum içeriği toprak kalitesi ve gıda üretim yöntemlerine bağlı olarak değişir. Türkiye gibi bazı bölgelerde toprakta selenyumun düşük olması, besinlerdeki miktarın da azalmasına yol açabilir[6]. Başlıca zengin kaynaklar şunlardır:
Pişirme sırasında selenyum kaybı %50’ye varabilir, ancak düşük pH’ta pişirme bu kaybı azaltır. Bu nedenle besinleri doğru pişirme yöntemleriyle tüketmek önemlidir.
Birçok epidemiyolojik çalışma, düşük selenyum düzeylerinin prostat, meme, akciğer, mide ve yemek borusu kanseri riskini artırabileceğini göstermektedir[7,8]. Selenyum, şu mekanizmalarla kansere karşı koruyucu rol oynar:
Ancak cilt, mesane ve kolorektal kanserlerle ilişkide veri henüz yetersiz ve tutarsızdır.
Akciğer, baş-boyun ve serviks kanseri hastalarında yapılan çalışmalarda, yüksek selenyum seviyeleri tedaviye yanıtı artırmış, Karnofsky Performans Skoru ve hemoglobin düzeyleri de yükselmiştir[10]. Bu bulgular, selenyumun sadece kanser riskini azaltmakla kalmayıp, tedavi başarısını da destekleyebileceğini göstermektedir.
Selenyum, güçlü antioksidan etkileri ve hücresel onarım mekanizmalarındaki rolleriyle kanserle mücadelede önemli bir mineraldir. Ancak:
Pratik Öneri: Günlük beslenmenize böbrek, yeşil mercimek, yumurta sarısı gibi selenyum zengini yerel besinleri eklemek, sağlığınızı destekleyebilir. Pişirme yöntemlerinde düşük pH’lı (örneğin limonlu) pişirmeyi tercih etmek, selenyum kaybını azaltır.